Başlarken amacım ticari bir ürün ortaya çıkarmak olmadığı için; kumaşın, tabanın, lastiğin, kısacası her şeyin en kalitelisini kullandım.
Örneğin polyester o kadar ucuz ve kolay bulunabilir bir malzeme ki. Üstelik baskı renklerini çok parlak gösteriyor ve görsel olarak çekici. Bu yüzden piyasadaki neredeyse bütün patikler polyesterden üretilmekte. Fakat doğal değil ve nefes almıyor. Bunu bebeğime giydiremezdim.
%100 pamuk olan, nefes alan ve baskıya uygun kumaşlar elde etmek çok kolay olmadı ama nihayet O’na güvenle giydirebileceğim bir patik yapabilecektim.
Patiğin iç yüzeyine standart bir “astar” yerine, bebeğimin tenine doğrudan temas edeceği için dış yüzeyinde kullandığım, %100 pamuklu ve en yüksek kaliteli kumaşı koymayı tercih ettim.
Daha önce kullandığım patiklerdeki en büyük sorun bebeğimin ayaklarının terlemesiydi. Bunun en önemli sebebi, kullanılan kumaşların pamuk olmayan ve nefes almayan malzemeden yapılması olsa da; ben yine de astar ve dış yüzey arasına, içerdeki teri emerek dış yüzeye iletecek doğal pedler koydum.
Bebeklerin ayak tabanları gelişim sürecinde olduğu için sert malzemeler ile sarılarak sınırlandırılmamalıdır. Ayak tabanının şeklini alması için taban malzemesini, çok daha yumuşak ve aynı zamanda kaymayan bir malzemeden elde ettim. Taban ile iç yüzey arasına yine doğal bir ped ekledim.
Diğer patikleri giydirirken parmağımı patiğin içine sokmam gerektiği için, kendi patiğimin kolayca giyilip çıkarılabilmesi için patik arkasına, dış yüzey ile aynı desen ve malzemeden elde ettiğim bir tutma halkası ekledim.
Renk atıp atmadığını görmek için çamaşır makinesinde yüzlerce kez yıkadım. Her şey yolundaydı.
Tüm bunlar 1 yılda gerçekleşti. Önce bebeğim, sonra arkadaşlarımın çocukları, onların çevresindeki bebekler ve çocuklar derken, farkında bile olmadan çok sevilen ve keyifle kullanılan bir ürün ortaya çıkarmıştım.
Annesinin çok sevdiği küçük bir kız, her gece en az bir kere okutmadan uyumadığı “Gergedanlar Krep Yemez” kitabındaki Mor Gergedan’a “Morgedan” derdi 🙂